7 Şubat 2013 Perşembe

Adam gibi adam;Steven Gerrard

Bayrak adam olmak kolay değildir forma giydiğin takımda.Taraftar herkesi efsane yapmaz.İlk önce ruhunu sahaya yansıtman gerekir.Sadece ruhta yetmez,başarılı olmazsan sadece iyi bir taraftar ama vasat bir futbolcu olarak tanınırsın.Bu iki özellik bir arada ise takımın en sevilen futbolcusu, kaptanı bir diğer tabirle bayrak adamı olabilirsin.                                               

Liverpool şehrinde doğan bir çok çocuk gibi onun da önünde sadece 2 seçenek vardı.Ya mavi ya da kırmızı olacaktı.İngiltere futbol kültürü bunu gerektiriyordu çünkü.Başka şehrin takımını tutmak olmazdı.İlk olarak maviyi sevdi Gerrard ta ki kuzeni Hillsborough faciasında hayatını kaybedene kadar.Bu ölüm onun için milat olmuştu ve Gerrard ne yapması gerektiğine karar vermişti.Hayatı boyunca bir Liverpool taraftarı olacak ve kuzeninin mirasını yaşatacaktı.



9 yaşında Liverpool altyapısına kayıt oldu.Manchester United da dahil bir çok takımın seçmelerine katılsa da onun için en önemli şey kuzeninin mirasını yaşatmaktı ve öyle de yaptı.17 yaşında Liverpool'la ilk profesyonel sözleşmesine imzayı atan Gerrard artık kırmızı olmuştu.İmzayı attıktan tam 2 yıl sonra da ilk resmi maçına çıktı.Liverpool'da tam zamanında oynamaya başlamıştı aslında.Kırmızılar o eski günlerinin uzağında,10 yıldır şampiyon olamıyordu.Bu sezonda 13 maça çıkan kaptan hiç gol sevinci yaşayamamıştı.Ertesi sezon daha iyi gitmeye başlamıştı işler Gerrard için.İlk Merseyside derbisini de bu sezon yaşadı ancak yedek başladığı o derbide oyuna sonradan girdi ve kırmızı kartla tekrardan dışarıya çıkmak zorunda kaldı.Fakat o sezon Gerrard için çok daha önemli bir olay yaşanmıştı.Liverpool da ki ilk golünü belki de kaderin bir cilvesi olarak kuzenini kaybetmesine neden olan Sheffield stadında Sheffield Wednesday'e karşı attı.

Artık yavaş yavaş büyümeye başlamıştı.Büyüdükçe oyunu şekilleniyor daha da çok forma giymeye başlıyordu.2001-02 sezonunda Sami Hyypia'nın ardından takımın 2.kaptanı olmuştu.Abramovich ilk geldiği ve herkese saldırdığı dönemde Gerrard için Liverpool'un da kapısını 20 milyon Sterlin ile çalacaktı ancak hem yöneticler hem de kaptan bu cömert teklifi elinin tersiyle itecekti.Nasıl kabul edilebilirdi ki bu teklif.Para futbolda önemli yer tutsa da takım sevgisi ve adanmışlığın olduğu yerde paranın lafı geçmezdi.

2004-05 sezonunda Liverpool bomba gibi ilerliyor, kaptan en verimli çağını yaşıyordu.Yarı finalde Chelsea'yi eleyen kırmızılar finalde İtalyan devi Milan ile eşleşti.İşler hiçte iyi gitmiyordu Liverpool için.İlk yarıda 3-0 geriye düşmüşlerdi ve Merseyside'ın kırmızı tarafı umudunu iyice kaybetmeye başlamıştı.54.dakikada kaptanıyla farkı 2'ye indiren Liverpool 56 da Smicer ile iyice umutlanmaya başlamıştı.Bundan 4 dakika sonra o dönem kaptanın orta sahadaki partneri Xabi Alonso'nun golüyle eşitlik sağlandı.Liverpool fırtına gibi esse de geri kalan dakikalarda gol olmadı ve penaltı atışlarına geçildi.Moral olarak üstünlüğü elinde bulunduran kırmızılar penaltılarda İtalyanlara üstünlük kurarak 5. Avrupa kupası şampiyonluğuna ulaştı.Turnuvanın ve maçın en iyisi elbette ki Steven Gerrard seçilmişti.

Bu şampiyonluktan sonra işler Liverpool için hiç de iyi gitmedi.Kulübün Amerikalı iş adamlarına satılması,yanlış transferler,bir türlü tutunamayan teknik direktörler derken kırmızılar 5 kez kazandığı Avrupa'nın en büyük kupasına katılamaz hale gelmeye başladı.Ancak takım aşkı başarıyla ölçülemezdi.Gerrard bu takımın kaptanıydı ve kaptan gemiyi en son terk etmeliydi.O yüzden 17 yaşında başladığı Liverpool kariyerine hala aynı heyecanla ve sevgiyle devam ediyor.

Son olarak benimde eklemek istediğim bazı şeyler var.Benim için çok özel bir futbolcudur Gerrard.Harika bir futbolcu olabilirsiniz ancak rakiplerinizin bile size saygı duymasını sağlamak için ilk önce adam gibi adam olmanız gerekir.Gerrard bu adam gibi adam tanımına uyan az sayıdaki futbolculardan.Liverpool'un başarısız dönemlerinde takımda kalması,İngiltere milli takım kaptanı olması hatta şu üstteki fotoğrafta düştüğünde rakip takım taraftarlarından bir sürü elin onu kaldırmak için uzanması bile nasıl bir adam olduğunun göstergesi sanırım.

Hayatında 1 kere bile Anfield Road da ki bir Liverpool maçı seyretmiş bir kişi bile sahaya adım atmadan hemen önce üstte yazan "This is Anfield" yazısını görmüştür.O yazının altından geçip sahaya ilk çıktığınızda da  tribünlerden gelen You Will Never Walk Alone u duyunca sanırım Gerrard'ın neden bu takım için büyük paraları elinin tersiyle ittiğini daha net anlarsınız.Hayatta bir kere bu Liverpool kırmızısına bağlandıysanız asla o kırmızıdan kopamazsınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder