10 Şubat 2013 Pazar

All-Star 2013 Batı Karması



62. geleneksel All-Star maçı bu yıl Houston'da oynanacak. Her sene olduğu gibi internet üzerinden yapılan oylamada Doğu ve Batı karmalarında ilk 5 çıkacak oyuncular belirlendi. NBA koçları da kadroyu tamamlayacak olan 7'şer yedek oyuncuları seçtiler ve şu an organizasyonda yer alacak tüm oyuncular belirlenmiş bulunuyor. Bu yazıda Batı Karması'na göz atacağız.

Batı Karması ilk 5'i şu isimlerden oluşuyor ;

Kevin Durant
Blake Griffin
Dwight Howard
Kobe Bryant
Chris Paul

İlk 5 oyuncuları birkaç ay süren bir internet oylamasıyla belli olduğundan dolayı, burdaki oyuncu seçimlerinde  popülarite faktörünün etkili olduğunu söylememiz mümkün. Ama yine de burayı haketmeyen, ne işi var diyebileceğimiz bir isim de bulunmuyor ilk 5'te. Kobe ve Durant'in buradaki yerleri asla sorgulanmaz. Aynı şekilde Clippers oyuncuları Blake ve Paul de burayı hakeden isimler. Howard Lakers'a takas olması sebebiyle geçtiğimiz senelere oranla biraz daha alt seviye oynuyor bu sezon. ( 16.2 sayı 11.8 ribaund ) Ama hala NBA'in 1 numaralı pivotu olduğu tartışılmaz. Zaten tavırları ve hareketleriyle taraftların sevgilisi olmuş bir isim. Bir sakatlık söz konusu olmazsa uzun yıllar buradaki yeri sağlam.5 oyuncunun dördünün Los Angeles şehri takımlarından olması da ufak bir detay. Ayrıca Kobe Bryant'ın da 15. All-Star maçı olacak. Gerçekten etkileyici bir rakam, NBA tarihinde bu alanda 19 kez All-Star olan Kareem'in arkasında ikinci bulunuyor.

Batı Karması yedeklerine gelecek olursak ;

Tony Parker
James Harden
LaMarcus Aldridge
David Lee
Zach Randolph
Tim Duncan
Russell Westbrook

Yedek oyuncu seçimlerinde oyuncunun sezonun ilk yarısındaki rakamlarının yanı sıra takımının sıralamadaki yeri de önemli rol oynuyor. Batı'da birinci konumda San Antonio Spurs'ün 2 oyuncusu Tony Parker ve Tim Duncan'ın burada olmasını zaten bekliyorduk. 20.6 sayı 3.0 ribaund 7.6 assist ve takımın lig birincisi. Gerçekten tam bir lider hatta MVP gibi oynuyor bu yıl Parker. Tim Duncan ise adeta bir yeniden doğuş yaşadı bu sezon. 37 yaşındaki Duncan 17.3 sayı 9.7 ribaund 2.7 assist ve 2004'ten bu yana en yüksek blok ortalaması olan 2.7 blok'la inanılmaz bir ilk yarı geçirdi. Şu sıralar dizinden yaşadığı sakatlık dolayısıyla takımdaki yerini alamıyor ama All-Star arasına kadar iyileşeceği söyleniyor, bu onun 14. All-Star maçı olacak. 

Oklahoma City'nin geçtiğimiz yaz Houston'a takas ettiği James Harden ise bu sezon tam anlamıyla potansiyelini sahaya yansıtmaya başardı. Thunder forması altında Durant ve Westbrook'un yanında fazla sorumluluk alamayan Harden, Houston takımını 26.0 sayı ortalamasıyla ( NBA 5.si ) sürükleyen lider oyuncu haline geldi. Batı'da 5. sırada bulunan Memphis Grizzlies'den katılan tek oyuncu olan Zach Randolph da burayı hakedenlerden. 15.7 sayı ve 11.7 ribaund ( NBA 2.si ) ortalamalarıyla takımın bulunduğu sırada payı çok büyük.

 Russell Westbrook'un da buradaki yeri tartışılmaz ama kısa oyuncu seçimi olarak bana kalırsa burada olması gereken bir oyuncu vardı ; Stephen Curry. Kısıtlı kadrosuna, Monta Ellis'i kaybetmesine rağmen playoff potasından çıkmayan ve müthiş bir mücadele gösteren Golden State Warriors'dan bu organizasyona katılacak oyuncu bence David Lee yerine o olmalıydı. Elbette ki Lee'nin de katkısı göz ardı edilemez ama 21-4-6 rakamlarıyla oynayan Curry burada olmalıydı diye düşünüyorum. Artık iyiden iyiye bir süperstara dönüşen LaMarcus Aldridge de 2013 Houston'la beraber 2. All-Starını yaşayacak.

Burada olabilirdi diyebileceğimiz birkaç oyuncu da var elbette. Stephen Curry bunların başını çekiyor. Onun dışında Oklahoma City Thunder'ın pota altı canavarı Serge Ibaka bu yıl gerçekten ekstra bir sezon geçiriyor. Onun talihsizliği Batı'da oynaması çünkü gerçekten kağıt üzerinde baktığımızda Batı ve Doğu uzunları arasında ki fark oldukça fazla. Doğu'da olsa All-Star seçilirdi diye düşünüyorum. Utah Jazz birkaç sıra daha yukarıda olsa burada Al Jefferson'ı da görebilirdik.

8 Şubat 2013 Cuma

Yaprak dökümü

Çocukluğumuzun yıldız isimleri yavaş yavaş futbolu bırakmaya başladı.Bırakmasalar bile artık iyice gözden uzakta futbol hayatlarının son dönemlerini geçiriyorlar.Bu isimlere en son Liverpool'un 2.kaptanı Jamie Carragher katıldı.Kariyerinde sadece Liverpool da forma giyen Carragher 9 yaşında geldiği kırmızılara sezon sonunda veda edeceğini açıkladı.

Ne demiş o büyük KOP tribünü;

We all dream of a team of Carragher's
A team of Carragher's
A team of Carragher's

7 Şubat 2013 Perşembe

Adam gibi adam;Steven Gerrard

Bayrak adam olmak kolay değildir forma giydiğin takımda.Taraftar herkesi efsane yapmaz.İlk önce ruhunu sahaya yansıtman gerekir.Sadece ruhta yetmez,başarılı olmazsan sadece iyi bir taraftar ama vasat bir futbolcu olarak tanınırsın.Bu iki özellik bir arada ise takımın en sevilen futbolcusu, kaptanı bir diğer tabirle bayrak adamı olabilirsin.                                               

Liverpool şehrinde doğan bir çok çocuk gibi onun da önünde sadece 2 seçenek vardı.Ya mavi ya da kırmızı olacaktı.İngiltere futbol kültürü bunu gerektiriyordu çünkü.Başka şehrin takımını tutmak olmazdı.İlk olarak maviyi sevdi Gerrard ta ki kuzeni Hillsborough faciasında hayatını kaybedene kadar.Bu ölüm onun için milat olmuştu ve Gerrard ne yapması gerektiğine karar vermişti.Hayatı boyunca bir Liverpool taraftarı olacak ve kuzeninin mirasını yaşatacaktı.



9 yaşında Liverpool altyapısına kayıt oldu.Manchester United da dahil bir çok takımın seçmelerine katılsa da onun için en önemli şey kuzeninin mirasını yaşatmaktı ve öyle de yaptı.17 yaşında Liverpool'la ilk profesyonel sözleşmesine imzayı atan Gerrard artık kırmızı olmuştu.İmzayı attıktan tam 2 yıl sonra da ilk resmi maçına çıktı.Liverpool'da tam zamanında oynamaya başlamıştı aslında.Kırmızılar o eski günlerinin uzağında,10 yıldır şampiyon olamıyordu.Bu sezonda 13 maça çıkan kaptan hiç gol sevinci yaşayamamıştı.Ertesi sezon daha iyi gitmeye başlamıştı işler Gerrard için.İlk Merseyside derbisini de bu sezon yaşadı ancak yedek başladığı o derbide oyuna sonradan girdi ve kırmızı kartla tekrardan dışarıya çıkmak zorunda kaldı.Fakat o sezon Gerrard için çok daha önemli bir olay yaşanmıştı.Liverpool da ki ilk golünü belki de kaderin bir cilvesi olarak kuzenini kaybetmesine neden olan Sheffield stadında Sheffield Wednesday'e karşı attı.

Artık yavaş yavaş büyümeye başlamıştı.Büyüdükçe oyunu şekilleniyor daha da çok forma giymeye başlıyordu.2001-02 sezonunda Sami Hyypia'nın ardından takımın 2.kaptanı olmuştu.Abramovich ilk geldiği ve herkese saldırdığı dönemde Gerrard için Liverpool'un da kapısını 20 milyon Sterlin ile çalacaktı ancak hem yöneticler hem de kaptan bu cömert teklifi elinin tersiyle itecekti.Nasıl kabul edilebilirdi ki bu teklif.Para futbolda önemli yer tutsa da takım sevgisi ve adanmışlığın olduğu yerde paranın lafı geçmezdi.

2004-05 sezonunda Liverpool bomba gibi ilerliyor, kaptan en verimli çağını yaşıyordu.Yarı finalde Chelsea'yi eleyen kırmızılar finalde İtalyan devi Milan ile eşleşti.İşler hiçte iyi gitmiyordu Liverpool için.İlk yarıda 3-0 geriye düşmüşlerdi ve Merseyside'ın kırmızı tarafı umudunu iyice kaybetmeye başlamıştı.54.dakikada kaptanıyla farkı 2'ye indiren Liverpool 56 da Smicer ile iyice umutlanmaya başlamıştı.Bundan 4 dakika sonra o dönem kaptanın orta sahadaki partneri Xabi Alonso'nun golüyle eşitlik sağlandı.Liverpool fırtına gibi esse de geri kalan dakikalarda gol olmadı ve penaltı atışlarına geçildi.Moral olarak üstünlüğü elinde bulunduran kırmızılar penaltılarda İtalyanlara üstünlük kurarak 5. Avrupa kupası şampiyonluğuna ulaştı.Turnuvanın ve maçın en iyisi elbette ki Steven Gerrard seçilmişti.

Bu şampiyonluktan sonra işler Liverpool için hiç de iyi gitmedi.Kulübün Amerikalı iş adamlarına satılması,yanlış transferler,bir türlü tutunamayan teknik direktörler derken kırmızılar 5 kez kazandığı Avrupa'nın en büyük kupasına katılamaz hale gelmeye başladı.Ancak takım aşkı başarıyla ölçülemezdi.Gerrard bu takımın kaptanıydı ve kaptan gemiyi en son terk etmeliydi.O yüzden 17 yaşında başladığı Liverpool kariyerine hala aynı heyecanla ve sevgiyle devam ediyor.

Son olarak benimde eklemek istediğim bazı şeyler var.Benim için çok özel bir futbolcudur Gerrard.Harika bir futbolcu olabilirsiniz ancak rakiplerinizin bile size saygı duymasını sağlamak için ilk önce adam gibi adam olmanız gerekir.Gerrard bu adam gibi adam tanımına uyan az sayıdaki futbolculardan.Liverpool'un başarısız dönemlerinde takımda kalması,İngiltere milli takım kaptanı olması hatta şu üstteki fotoğrafta düştüğünde rakip takım taraftarlarından bir sürü elin onu kaldırmak için uzanması bile nasıl bir adam olduğunun göstergesi sanırım.

Hayatında 1 kere bile Anfield Road da ki bir Liverpool maçı seyretmiş bir kişi bile sahaya adım atmadan hemen önce üstte yazan "This is Anfield" yazısını görmüştür.O yazının altından geçip sahaya ilk çıktığınızda da  tribünlerden gelen You Will Never Walk Alone u duyunca sanırım Gerrard'ın neden bu takım için büyük paraları elinin tersiyle ittiğini daha net anlarsınız.Hayatta bir kere bu Liverpool kırmızısına bağlandıysanız asla o kırmızıdan kopamazsınız...